Şirketlerde Sermaye Artırımının Ortak Alacaklarından Karşılanması
Şirketlerin sermaye unsuru şüphesiz şirket varlıklarının en önemli kalemlerinden birini oluşturmaktadır. Gerek ticari iş birlikleri gerekse alacaklılara sağlanacak olan güvenilir görüntü bakımından şirket sermayesi önem arz etmekte olup şirketler sermayenin artırılması yoluna gitmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu sistematiğinde sermaye artırımı; iç kaynaklardan sermaye artırımı ve dış kaynaklardan sermaye artırımı olmak üzere iki şekilde düzenlenmiştir. Bu yazımızda dış kaynaklı sermaye artırımı, şirketin ortaklara olan borçlarının sermayeye eklenmesi yoluyla sermayenin artırımı kapsamında incelenecektir.
Şirketlerin Ortaklara Borçlanması
Şirketler ticari ilişkiler gereği zaman zaman ortaklara borçlanabilmektedir. Bunun en yaygın örneklerinden biri, şirketin finansman ihtiyacının ortaklar tarafından nakdi borç verilmesi suretiyle karşılanmasıdır. Bu durum ticari hayatta olağan bir gereklilik olabilmekle birlikte şirketin dış dünyaya yansıyan görüntüsü bakımından, malvarlığının pasifinde yer alan bu borçlarının sermayeye eklenmesi olumlu bir görüntü yaratacağı gibi, pasifinin azalması sebebiyle de olumlu bir görüntü oluşturacağı aşikardır. Öte yandan, ortaklar bakımından alacaklarının sermayeye eklenmesi de şirket nezdinde pay oranlarının artması ile sonuçlanacağından tercih edildiği gözlenmektedir.
Genel Kurul ve Şirket Borcunun Sermayeye İlavesi Sırasında İzlenmesi Gereken Prosedür
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (“TTK”) 409. maddesi, 617. maddesi ve Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmelik (“Yönetmelik”) gereğince, anonim ve limited şirketlerin her yıl hesap döneminin sona ermesinden itibaren üç ay içinde olağan genel kurul toplantılarının gerçekleştirilmesi zorunludur. Genel kurul, kanunda veya şirket esas sözleşmesinde daha ağır bir nisap öngörülmüş olmadıkça sermayenin ¼’ünü karşılayan pay sahiplerinin varlığıyla toplanmaktadır (TTK m. 418). Genel kurul gündeminde esas sözleşme değişikliği varsa bu nisap artmakta ve esas sözleşme niteliğinin türüne göre belirlenmektedir. Sermaye artırımı özel nitelikli esas sözleşme değişiklikleri kapsamında olmadığından kanunda veya esas sözleşmede daha ağır bir nisap öngörülmedikçe sermayenin ½’sinin varlığıyla toplanan genel kurulda, hazır bulunan payların çoğunluğunun olumlu oyuyla karara bağlanabilmektedir (TTK m. 421/1).
Gündeminde esas sermaye artırımı bulunan anonim şirket genel kurulları bakımından bakanlık temsilcisi tayin edilmesi ve temsilcinin toplantıda hazır bulunması gerekmektedir (Yönetmelik m. 32). Mevcut uygulamada bakanlık temsilcisi için fiziki evrak sunulması gerekmemekte olup, temsilci talebi MERSİS sistemi üzerinde şirket yetkilisi ya da şirket tarafından yetkilendirilmiş kişi tarafından çevrimiçi olarak gerçekleştirilmektedir. Limited şirketler bakımından toplantıda bakanlık temsilcisi bulunması zorunluluğu bulunmamaktadır.
A) Genel Kurulun Tescili
Esas sözleşme değişikliğinin olmadığı genel kurul tescilinde sunulması gereken evrakların, esas sermaye artırımının görüşülerek karara bağlandığı genel kurul toplantıların tescilinde de şirketin kayıtlı olduğu ticaret sicil müdürlüğüne sunulması gerekmektedir. Özellikle göz önünde bulundurulması gereken hususlar ise dış kaynaklı artırımlarda payların nakdi bedelleri tamamen ödenmediği sürece sermaye taahhüdü yoluyla artırım yapılamayacağı (TTK m. 456/1) ve artırımın, genel kurul veya yönetim kurulu kararı tarihinden itibaren üç ay içinde tescil edilemediği takdirde, genel kurul veya yönetim kurulu kararı ve alınmışsa iznin geçersiz hâle geleceğidir (TTK m. 456/3).
aa) Gerekli Evraklar
Esas sermaye artırımının tescili bakımından önem arz eden ve diğer genel kurul tescillerinden ayrışan evraklar aşağıdaki gibidir (ayni sermaye konmasına ilişkin evraklar dahil edilmemiştir):
1. Bakanlık temsilcisi atama yazısının aslı (limited şirketler bakımından gerek bulunmamaktadır)
2. TTK m. 457 gereğince, sermaye artırımının türüne göre yönetim kurulunca düzenlenmiş beyan
3. Yeminli/Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Raporu ve Mali Müşavir Faaliyet Belgesi
4. Rüçhan haklarının sınırlandırılması veya kaldırılmasının gerekçelerini, yeni payların primli ve primsiz çıkarılmasının sebeplerini ve primin nasıl hesaplandığını gösterir yönetim kurulu raporu (Ticaret Sicili Yönetmeliği m. 73/1-ğ)
5. Pay bedellerinin Kanunda veya esas sözleşmede belirtilen en az tutarının ödendiğine ilişkin açılan banka hesabına para yatıran şirket ortaklarının; adı-soyadı / unvanı ile her ortağın yatırdığı tutarların ve toplam yatırılan tutarın gösterileceği banka mektubu (Ticaret Sicili Yönetmeliği m. 73/1-h).
6. Esas sözleşmenin sermaye maddesinin yeni şeklinde sermayeyi temsil eden paylar, tadil metninde yer almıyorsa TTK m. 459’a uygun olarak düzenlenmiş taahhüt sahibinin imzasını taşıyan iştirak taahhütnameleri (Ticaret Sicili Yönetmeliği m. 73/3).
ab) Yönetim Kurulu Beyanı ve SMMM/YMM Raporu
Ortak alacaklarının sermayeye eklenmesi yoluyla sermaye artırımı için ortağın şirketten olan alacağının nakdi borçlanmadan kaynaklanması gerekmektedir. Bu borçlanmanın nakdi borçlanmadan kaynaklandığı ve alacağının ne kadarının sermaye artırımında kullanıldığı gibi hususlar, TTK m. 457 kapsamında hazırlanan yönetim kurulu beyanı ve SMMM/YMM raporunda açıkça belirtilmelidir.
Nakdi borçlanmadan kaynaklanmayan alacakların sermayeye ilavesi için SMMM/YMM raporu yeterli olmayıp TTK m. 343 kapsamında şirket merkezinin bulunduğu asliye ticaret mahkemesi tarafından atanacak bilirkişi doğrultusunda değer tespitinin yapılması gerekmektedir. Zira bu husus Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın 02 Ocak 2014 tarih ve 50035491.449.023 sayılı genelgesi ile de açıkça belirtilmiştir:
“Ortağın şirketten olan alacağının yeminli mali müşavir veya serbest muhasebeci mali müşavir raporu ya da denetime tabi şirketlerde denetçinin bu tespitlere ilişkin raporu ile sermaye artırımına konu edilebilmesi için, bu alacağın yalnızca şirkete nakit olarak verilen borçtan kaynaklanması ve ibraz edilen raporda da alacağın nakdi borçlanmadan kaynaklandığının açıkça belirtilmesi, bunun dışında kalan ortakların alacakları bakımından yapılacak tespitin ise 6102 sayılı TTK’nın 343. maddesi uyarınca şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesince atanan bilirkişilerce hazırlanacak raporla yapılması gerekmektedir.”
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın 27 Eylül 2013 tarih ve 50035491.449-7326 sayılı Alacağın Ayni Sermaye Olarak Şirkete Konulması konulu genelgesi ile de değer takdirine ilişkin bilirkişi raporu yerine mali müşavir raporu ile alacağın belirlenmesinin mümkün olduğuna değinilmiş, akabinde bunun dışındaki tüm hususların genel hükümlere tabi olduğu belirtilmiştir.
“Bu itibarla, pay sahibinin şirketten olan alacağını ayni sermaye olarak şirkete koyması ile bu şekilde yapılacak sermaye artırımlarının sağlıklı bir şekilde sonuçlandırılmasının temini bakımından;
1. Pay sahibinin şirketten olan alacağını, bir başka şirketin kuruluşunda veya bir başka şirketin sermaye artırımında ayni sermaye olarak koyması durumunda, pay sahibinin şirketten olan alacağının varlığının tespitinde Kanunun 343 üncü maddesi uyarınca şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesince atanan bilirkişilerce hazırlanacak rapor ibraz edilmesi gerektiği,
2. Ortağın şirketten olan alacağını, ortağı olduğu şirketin sermaye artırımında ayni sermaye olarak koyması durumunda alacağın varlığının tespitinde, Kanunun 343 üncü maddesi uyarınca şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesince atanan bilirkişilerce hazırlanacak rapor ibraz edilebileceği gibi, yeminli mali müşavir veya serbest muhasebeci mali müşavir raporu ya da denetime tabi şirketlerde denetçinin bu tespitlere ilişkin raporunun da ibraz edilebileceği,
değerlendirilmektedir.”
Dış kaynaklardan esas sermaye artırımı, pay sahibi olan ya da olmayan kişiler tarafından ortaklığa dışarıdan yeni mal varlığı getirilmesi şeklinde tanımlanmıştır. Doktrinde bir görüşe göre , bu tür bir sermaye artırımına başvurulmasının ana nedenleri, ortaklığa yatırım yapılarak büyümesini sağlamak, başka bir şirketi devralmak için sermaye artırmak veya vadesi dolmuş yüksek meblağlı borçları ödemek için ihtiyaç duyulan sermaye ihtiyacını karşılamak olabileceği belirtilmiştir.
Şirket ortaklarına borçlanılması yoluyla sermaye artırımının iç kaynaklardan sermaye artırımı olarak değerlendirildiği görüşler olsa da kanaatimizce şirket ortaklarına borçlanması yoluyla sermaye artırımı yapılması dış kaynaklardan sermaye artırımıdır. Zira iç kaynaklardan sermaye artırımı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 462. maddesinde tahdidi olarak sayılmıştır.
Şirket ortaklarına borçlanılması yoluyla sermaye artırımı yapılmasının iç kaynaklardan sermaye artırımı olduğunu savunan görüşe göre; şirketin malvarlığı değerinde bir artış olmamakta esasen pasiflerin yer değiştirmekte ve alacak hakkı, sermaye hakkına dönüşmektedir. Şirket ortaklarına borçlanılması yoluyla sermaye artırımının iç kaynaklardan sermaye artırımı olduğu varsayımında, kanaatimizce şirketten alacaklı olan ortağın alacağına kavuşabilmesi için kar dağıtımı yapılması veya şirketin tasfiyeye girmesi gerekmekteydi.
Şirket ortaklarına borçlanılması yoluyla sermaye artırımı yapılmasının dış kaynaklardan sermaye artırımı olduğunu savunan görüşe göre ise; şirketten olan alacağın muhasebesel olarak şirketin borçlarından öz sermayeye aktarılması sebebiyle şirkete bir değer girmiyor gibi görünse de şirketin borçlarında azalma, yani ortağın alacağının ortadan kalkması söz konusu olmaktadır. Nitekim bu hususun, bedelli bir sermaye artırımı olduğu belirtilmektedir. İç kaynaklardan sermaye artırımı Türk Ticaret Kanunu’nun 462. Maddesinde tahdidi olarak sayılmıştır. Şirket ortaklarına borçlanılması yoluyla sermaye artırımı hem madde metninde yer almaması sebebiyle, hem de şirketin borçlarında azalma meydana getirdiğinden bizler de bu yolla yapılan sermaye artırımının dış kaynaklardan sermaye artırımı olduğu kanaatindeyiz.
ac) Rüçhan Hakkı
Şirket ortaklarının sermaye artırımı doğrultusunda ortaya çıkan yeni payları öncelikli olarak edinme hakkı “rüçhan hakkı” olarak ifade edilmekte olup, bu husus TTK m. 461’ de düzenlenmiştir. Böylesine önemli bir konunun bu kadar dar bir alanda düzenlenmesi eleştiriye açık görünmektedir.
Esas sermaye artırımı genel kurulda kabul edildikten sonra ancak bu genel kurulun tescilinden önce, şirketin yönetim kurulu tarafından yeni pay alma hakkının (rüçhan hakkının) kullanılabilmesinin esasları bir karar ile belirlenir ve bu kararda pay sahiplerine en az on beş gün süre verilir (TTK m. 461/3). Sermaye artırımının tescilinden önce, yönetim kurulunun yeni pay alma hakkının kullanılması esaslarının belirlenmesine ilişkin bu kararı tescil ve ilan edilmelidir (Ticaret Sicili Yönetmeliği m. 72/3
ve m. 74/1). Kararın tescil ve ilanı şirketin merkezinin bulunduğu ticaret sicil müdürlüğünden talep edilmelidir. Bu gerekliliği uyulmaması halinde genel kurulun iptali sonucuyla karşı karşıya kalınabileceği unutulmamalıdır. Ayrıca sicil müdürlüklerinde tüm ortakların hazır bulunduğu ve kararın oybirliğiyle alındığı genel kurul toplantıları bakımından rüçhan hakkı kullanımına ilişkin çağrının tescil ve ilanı aranmamaktadır.
Ortak alacaklarından sermaye artırımı konusunun ise, rüçhan hakkının sınırlandırılması için başlı başlına haklı sebep teşkil edip etmediği konusunda gerek Yargıtay uygulamasında gerekse de öğretide bir fikir birliği sağlanmış değildir.
Örneğin, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 17.12.2018 tarihli ve 2017/2573 E., 2018/7994 K. sayılı kararında;
“Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, şirket sermayesinin 30.04.2013 tarihli genel kurulda alınan karar doğrultusunda 900.000 TL artırılmasına karar verildiği, bu sermayenin tamamının hamiline ve yazılı C grubu ve bedelsiz paylar olduğu, davacıların çağrıya rağmen artırıma katılmadıkları, ... A.Ş.'nin ise 900.000 TL sermaye artırımına cari hesap alacağını katarak sermaye artırımını karşıladığı, bu alacağın gerçek bir alacak mahiyeti taşıdığı, ayrı sermaye artırımı ile çıkarılan payların tamamının ayrı sermaye koyan pay sahibine verildiği, diğer pay sahiplerinin ...'nın 461. maddesi anlamında rüçhan haklarının bulunmadığı, buna karşılık hakim ortak ... A.Ş.'nin ayni sermaye koyması nedeniyle şirketteki pay oranını artıracak bir sermaye artırımı yaptığı, bu durumun dürüstlük kuralına aykırı olup olmadığının 30.04.2013 tarihli genel kurul toplantısında alınan 4 ve 6. maddelerin iptali için açılan ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2014/1150 esas sayılı dosyasında tartışıldığı ve bu davada da talebin reddedildiği...”
Demek suretiyle davacıların çağrıya rağmen artırıma katılmamalarına değinmekle birlikte; şirketten olan alacak hakkının ayni sermaye olarak taahhüdünden ve diğer pay sahiplerinin rüçhan haklarının bulunmadığından bahsedilmektedir. İlgili ifadelerden; sermaye artırım kararında, taahhütlerin şirketten olan alacak haklarından karşılanacağının belirtilmesinin fiili olarak rüçhan hakkının kısıtlanmasına yol açtığı, ancak bu durumun Yüksek Mahkeme tarafından olağan olarak değerlendirildiği anlaşılmaktadır.
Aksi yönde, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 24.09.2018 tarihli ve 2016/10776 E., 2018/5577 K. sayılı kararında;
“Mahkemece, sermaye arttırımının mali zorunluluktan kaynaklandığı, afaki iyi niyet kurallarına aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, “Şirketin sermayesinin 5.000.000 TL'den ....000.000 TL'ye arttırılmasına, arttırılan sermayenin ortaklara borçlar hesabından karşılanmasına” şeklindeki sermaye arttırımı kararı, mali yönden şirket yararına olsa bile 6102 sayılı ...'nın 463/1. maddesinde her pay sahibinin, yeni çıkarılan payları, mevcut paylarının sermayeye oranına göre, alma hakkını haiz olduğu belirtilmiştir. Genel kurul kararında arttırılan sermayenin ortaklara borçlar hesabından karşılanacağının belirtilmesi, sermaye arttırımında ortakların rüçhan haklarını ortadan kaldıracağından karar ...'nın 463/1. maddesine aykırılık teşkil etmektedir. Bu durumda, mahkemece, dava konusu ortaklar genel kurulunda alınan ... nolu kararın iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddedilmesi doğru olmamış, davacının karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 01.06.2016 tarih ve 2015/10929 Esas-2016/6020 Karar sayılı onama ilamının kaldırılarak, yukarıda anılan gerekçeyle mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.”
Demek suretiyle artırılan sermayenin ortaklara borçlar hesabından karşılanacağının belirtilmesinin rüçhan haklarını ortadan kaldırdığından ve TTK m. 461/1’i ihlal ettiğinden bahsetmiştir.
Nitekim doktrinde baskın görüş , rüçhan hakkının kısıtlanmasının açık bir durum olduğu yönündedir. Her bir ortağın, artırılan sermayede payı oranında katılma hakkı bulunur. Bundan vazgeçebilir veya genel kurul esas sermayenin %60 olumlu oyu ile bu hakkı sınırlandırabilir (TTK m.461/2).
TTK m. 461/2’de rüçhan hakkının haklı sebepler bulunduğu takdirde sınırlandırılabileceği açıkça kabul edilmiştir. Anılan maddede haklı sebepler tahdidi olarak sayılmamış olup örnekleme yöntemiyle sayılmaktadır. Bahsi geçen fıkrada yer alan, özellikle, halka arz, işletmelerin, işletme kısımlarının, iştiraklerin devralınması ve işçilerin şirkete katılmaları haklı sebep kabul olunur hükmü dikkate alındığında haklı sebepler; hukuk politikalarına, şirketin menfaatlerine, şirketin büyüme stratejilerine, sosyal düşüncelere ve gerekliliklere odaklıdır.
Anılan madde çerçevesinde uygulamada; şirketin finansal faaliyetleri ve borçların sermayeye dönüştürülmesi haklı sebep olarak sayılabilecektir. Bunun yanında rüçhan hakkının sınırlandırılması ve kaldırılmasıyla herhangi bir kimse haklı görülemeyecek şekilde yararlandırılamayacak veya kayba uğratılamayacaktır. Aksi takdirde anılan işlemin, iptal davasına konu edilebileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. Yani ortaklara borçlar hesabından sermaye artırımı, şirketten alacaklı olmayan ortakların yeni pay alma hakkını ihlal etmek için kullanılamayacaktır. Ortak alacaklarından karşılanan sermaye artırımında dikkat çeken husus ise, şirketten alacaklı olan ve ab isimli başlık altında belirtilen rapor ve beyanda alacağı sermaye artırımına dahil edilmeyen ortağın da beyan edeceği bir iştirak taahhütnamesi aracılığıyla şirketten olan alacağını kullanmak suretiyle sermaye artırımına katılabileceğidir.
Sonuç
Anonim şirket sermayesinin şirketin ortaklara olan borçlarından karşılanmak suretiyle artırılması dış kaynaklı sermaye artırım yollarından biri olup uygulamada da çok sık karşılaşılmaktadır. İç kaynaklardan sermaye artırımının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 462. maddesinde tahdidi olarak sayılması ve şirket ortaklarına borçlanılması yoluyla sermaye artırımı yapıldığında şirketin borçlarında azalma, ortağın alacağının ortadan kalkması sebebiyle esasen bedelli bir sermaye artırımı olduğu ve bu sebeple şirket ortaklarına borçlanılması yoluyla sermaye artırımının dış kaynaklardan sermaye artırımı olduğu kanaatindeyiz.
Buna karşın konunun TTK sistematiğinde kapsamlı bir şekilde işlenmemiş ve yalnızca yönetim kurulu tarafından hazırlanacak rapora ilişkin 457. Maddede değinilerek geçilmiş olması eleştiriye açık bir konu olup konunun daha detaylı bir şekilde usul ve esaslarının belirlenmesinin uygulamaya ışık tutma yolunda faydalı olacağını düşünmekteyiz.
Kaynakça
H. Doğukan Kılıç, Anonim Şirketin Ortağına Borçlanması ve Borcun Sermayeye Dönüştürülmesi, 2024, 1. Baskı, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul
https://www.ticaretkanunu.net/genelge-27-eylul-2013/
Hukuk, B. K. K. (n.d.). ANONİM ŞİRKETLERDE DIŞ KAYNAKLARDAN SERMAYE ARTIRIMINDA RÜÇHAN HAKKI VE İŞTİRAK TAAHHÜTNAMESİ (TTK.m.459 – TTK.m.461) – Adana Hukuk Bürosu – Kara Kılınç Hukuk Adana – www.kilinc.av.tr. https://www.kilinc.av.tr/anonim-sirketlerde-dis-kaynaklardan-sermaye-artiriminda-ruchan-hakki-ve-istirak-taahhutnamesi-ttk-m-459-ttk-m-461/
Anonim Şirketlerde İç Kaynaklardan Sermaye Artırımı – Duygu Turgut. (n.d.). TOKKDER – Tüm Oto Kiralama Ve Mobilite Kuruluşları Derneği. https://tokkder.org/tokkder-dergi/4080
Prof. Dr. İur. Fatih Bilgili, Prof. Dr. Ertan Demirkapı, 8. Baskı, Eylül 2021, Şirketler Hukuku Dersleri,
Yiğit Yılmaz, “Pay Sahiplerinin Şirkete Verdiği Nakdi Borçlar Nakdi Sermaye Artış İndirimi Kapsamında mıdır?”, Vergi Dünyası, Sayı: Nisan 2020, Sf. 45-54
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 17.12.2018 tarihli ve 2017/2573 E., 2018/7994 K. sayılı Kararı
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 24.09.2018 tarihli ve 2016/10776 E., 2018/5577 K. sayılı Kararı
12/12/2019 tarihli ve 30976 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ticaret Sicili Yönetmeliği
6102 s. Türk Ticaret Kanunu’na göre Anonim Şirket Pay Sahibinin Rüçhan Hakkı, Yüksek Lisans Tezi, Betül Büşra Ülgen 100018910
Mustafa Yavuz (2021). Anonim Şirketlerde Rüçhan Hakkı ile Bu Hakkın Sınırlandırılma Esasları, Gümrük Ticaret Dergisi (sayı:8, sayfa 12-24)
13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu
Katkıda Bulunanlar
Nazlı Özkul Partner P: +90 212 951 03 94 M: +90 507 604 23 25 nazli@dn-partners.com | Cem Bahadır Ünsal Avukat cem@dn-partners.com | Burak Berkdemir Avukat burak@dn-partners.com |
Nilüfer Kibar Avukat P: +90 212 951 03 94 M: +90 535 695 11 89 nilufer@dn-partners.com | Ceren Aydemir Stajyer Avukat P: +90 212 951 03 94 M: +90 535 350 83 29 ceren@dn-partners.com | Roşan Özbingöl Stajyer Avukat P: +90 212 951 03 94 M: +90 531 251 28 17 rosan@dn-partners.com |
Bu bilgiler size kolaylık sağlamak amacıyla sunulmuştur ve hukuki tavsiye niteliği taşımamaktadır. Müvekkillerimizin ve diğer ilgili kişilerin genel olarak bilgilendirilmesi amacıyla hazırlanmıştır. Herhangi bir özel durumda uygun hukuki tavsiye alınmadan hareket edilmemelidir ve web sitesi dışındaki web sitelerine bağlantılar içerebilir. Özkul Özkaya Avukatlık Ortaklığı'nın kendi web sitesi dışındaki web siteleri için hiçbir sorumluluğu yoktur ve diğer web sitelerine ilişkin bilgi, içerik, sunum veya doğruluğu onaylamaz veya açık veya zımni herhangi bir garanti vermez. Bu bilgiler telif hakkı ile korunmaktadır ve Özkul Özkaya Avukatlık Ortaklığı'nın önceden yazılı izni olmaksızın çoğaltılamaz veya tercüme edilemez.
Makaleyle ilgili sorularınız için lütfen katkıda bulunanlarla veya info@dn-partners.com adresiyle iletişime geçin