ANONİM ŞİRKETLERDE KOOPTASYON YÖNTEMİ

GİRİŞ

Kooptasyon, tüzel kişinin organlarını oluşturan üyelerin, bu organ üyeleri tarafından yeniden seçilmesini sağlayan Türk Ticaret Kanunu’nda (“TTK”) düzenlenmiş bir mekanizmadır. Anonim şirketler özelinde kooptasyon, TTK’nın 363. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenmiş olup, boşalan yönetim kurulu üyeliklerinin kurul tarafından doldurulabilmesi imkanını sunmaktadır. Türk Hukuku'nda kooptasyon, sınırlı bir şekilde kabul edilmiş ve anonim şirketlerin organsız kalmasının önlenmesinden ziyade, şirket yönetim kurulunun tam sayıda faaliyette bulunabilmesi amacıyla bir çözüm olarak uygulanmaktadır. Ancak aşağıda inceleneceği üzere hükmün amacı ve sistematiği doğrultusunda kooptasyon müessesine farklı yaklaşımlar mevcuttur.

1) KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTA KOOPTASYON İNCELENMESİ 

i)İsviçre Hukukunda Kooptasyon

Anonim şirketler bakımından kooptasyon imkanının esas sözleşme ile dahi öngörülmesi mümkün değildir. Çünkü İsviçre Borçlar Kanunu yönetim kurulu üyelerinin seçilmesi yetkisini emredici bir biçimde genel kurula bahşetmiştir  Bu yetki dağılımını değiştiren bir esas sözleşme hükmü de yoklukla malul olacaktır.

ii)Alman Hukunda Kooptasyon 

Anonim şirketler bakımından ikili dualist yapı vardır.Yönetim kurulu eksikliği söz konusu olduğunda yedek üye ve mahkeme kanalıyla atama müesseseleri) ile ikame edilmiştir. Alman Hukuku’nda kooptasyon müessesine ihtiyaç Vorstand üyelikleri bakımından, kural olarak, ortaya çıkmayacaktır. Çünkü anılan kurulda bir veya birkaç üyeliğin herhangi bir sebepten boşalması halinde Aufsichtsrat kurul halinde toplanarak yeni üyeleri tespit edebilecektir.

iii)Fransız Hukukunda Kooptasyon

Kooptasyona müsaade edilmekle beraber yasal asgari sayının altına düşülmesi durumundaki yasal rakam 3’tür.  Genel kurulu Toplantıya çağırmak suretiyle doldurulması sağlanır. Ancak kanuni asgari yasal sayının altına düşülmediği sürece, kalan üyeler boşalan üyeliklere seçimi muvakkaten yapabileceklerdir.

iv)İngiliz Hukukunda Kooptasyon

Birleşik Krallıkta ise durum biraz daha farklıdır böyle bir şart öngörülmemiş olunup Esas sözleşmede yer verilmek şartıyla Kooptasyona müsade edilmiştir.  

v)Amerikan Hukukunda Kooptasyon

Tek bir üye kalmışsa bu üye tarafından kooptasyon yapılabilir.  Geride birden fazla üye kalmışsa çoğunluğun oyuyla kooptasyon kabul edilir.  Bu meyanda yönetim kurulu üyeliklerinde herhangi bir sebepten ötürü bir veya birden çok boşalma yaşanması halinde kurulda oluşan bu boşluk, geriye tek bir üye kalmış olsa dahi, kooptasyon yolu ile doldurulabilir. Geride birden fazla üyenin kaldığı durumlarda, kalan üyelerin çoğunluğunun alacağı bir kararla boşalan üyelik koopte edilebilir.  

2) TÜRK HUKUKUNDA KOOPTASYONUN TARİHÇESİ

Tanım itibariyle kooptasyon kavramı yakın tarihli değildir. Kanunların incelenmesi esasında bir inceleme yapıldığında kooptasyon ilk olarak 1926 yılında yayımlanan 865 sayılı Ticaret Kanunu’nun 316. Maddesinde aşağıdaki şekilde tanımlanmaktadır:

“Bir azalık inhilȃl ederse meclisi idare şeraiti kanuniyeyi haiz bir zatı muvakkaten intihap ile ilk içtima edecek heyeti umumiyenin tasdikına arzeyler. Bu suretle intihap olunan aza heyeti umumiyenin içtimaına kadar vazifesini ifa eder.”  

1956 yılında yayınlanan mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda ise aşağıdaki şekilde tanımlanmaktadır:

“275 inci madde hükmü mahfuz olmak üzere bir azalık açılırsa idare meclisi kanuni şartları haiz bir kimseyi geçici olarak seçip ilk toplanacak umumi heyetin tasvibine arzeder. Bu suretle seçilen aza umumi heyet toplantısına kadar vazifesini yapar.İdare meclisi azalarından biri iflasa tabi kimselerden olup da iflasına karar verilir veya hacir altına alınır yahut azalık için lüzumlu kanuni vasıfları kaydederse, vazifesi sona ermiş olur. Ağır hapis cezasiyle veya sahtekarlık, emniyeti suiistimal, hırsızlık, dolandırıcılık suçlarından dolayı mahkümiyet halinde dahi hüküm aynıdır.”

Son değişiklik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda yapılmış olup günümüzdeki son haliyle m. 363’teki şekliyle tanımlanmakta ve kanunda yer almaktadır:

“334’üncü madde hükmü saklı kalmak üzere, herhangi bir sebeple bir üyelik boşalırsa, yönetim kurulu, kanuni şartları haiz birini, geçici olarak yönetim kurulu üyeliğine seçip ilk genel kurulun onayına sunar. Bu yolla seçilen üye, onaya sunulduğu genel kurul toplantısına kadar görev yapar ve onaylanması hâlinde selefinin süresini tamamlar. 

Yönetim kurulu üyelerinden birinin iflasına karar verilir veya ehliyeti kısıtlanır ya da bir üye üyelik için gerekli kanuni şartları yahut esas sözleşmede öngörülen nitelikleri kaybederse, bu kişinin üyeliği, herhangi bir işleme gerek olmaksızın kendiliğinden sona erer.” 

1926 yılından bu yana özü itibariyle kooptasyon günümüze yapısal olarak lafzını ve özünü koruyarak gelmiştir.   

3) ANONİM ŞİRKETLERDE GENEL KURULUN YÖNETİM KURULUNU  BELİRLEME YETKİSİ

Anonim Şirketlerde Genel Kurulun Yönetim Kurulunu Belirleme Anonim şirketlerde genel kurul, istisnalar saklı kalmak kaydıyla önceden belirlenen gündemde yer alan konular hakkında toplanarak karar alan bir kanuni zorunlu organ olarak tanımlanmakta ve görev yapmaktadır.  Bu sebeple anonim şirketlerde genel kurul, karar ve irade organı olarak görev yapmaktadır. Genel kurulun karar alma yetkisi, devredilebilen ve devredilemeyen yetkiler olmak üzere iki farklı şekilde sınıflandırılabilir. Şirket kurucularının, esas sözleşme hükmü ile veya genel kurulun esas sözleşme değişikliğine yol açacak bir kararı ile dahi olsa genel kurulun bir başka organa bırakamayacağı, vazgeçemeyeceği yetkileri devredilmeyen karar alma yetkileri olarak sınıflandırılmaktadır. 

Genel Kurulun devredilemez yetkileri, TTK m. 408 f.2’de sınırlı sayı kuralına bağlı olmaksızın düzenlenmiştir. Başka bir ifade ile, genel kurulun devredilmeyen nitelikte karar alma yetkileri sadece TTK’da düzenlenenlerden ibaret olmadığı gibi genel kurulun sahip olduğu devredilemez nitelikteki diğer yetkiler Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan 28.11.2012 tarihli ve 28481 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Anonim Şirket Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları İle Bu Toplantılarda Bulunacak Bakanlık Temsilcileri Hakkında Yönetmelik (Genel Kurul Yönetmeliği) m.30 f.1’de de düzenlenmiştir.  

TTK m. 408 f.2-b bendi ile yönetim kurulu üyelerinin seçimi ve bu sayede yönetim kurulunun yapısını oluşturmak genel kurulun devredilmez yetkileri arasında sayılmaktadır. Yönetim kurulunun yapısını şekillendirmek sadece yönetim kuruluna üye seçmekten ibaret olmadığı gibi esas sözleşmeyle atanan hatta TTK m.363 gereğince geçici de olsa yönetim kurulu tarafından seçilen yönetim kurulu üyelerinin görevden alınmaları ve yerlerine yenilerinin seçilmesi de genel kurulun devredilmeyen nitelikte karar alma yetkisi olarak anonim şirketlerde yönetim kurulunun yapısı şekillendirilebilmektedir.  Yönetim kurulu üyelerinin görevden alınması da yukarıda değindiğimiz yönetim kurulu üyelerinin seçilmesinde olduğu gibi genel kurulun devredilmez nitelikteki yetkileri kapsamındadır.  

4) YÖNETİM KURULUNUN BOŞALAN ÜYELİKLER İÇİN GEÇİCİ ÜYE SEÇEBİLME YETKİSİ: KOOPTASYON METODU

Hukukumuzda kooptasyon dar manada ve anonim şirketlerin yönetim kurulu üyelikleri bakımından Türk Ticaret Kanunu’nun (“TTK”) 363. maddesinde düzenlenmiştir. Girişte izah edildiği üzere, yönetim kurulu üyelerinin tamamının genel kurulca atanması esastır. Ancak TTK m. 363 uyarınca ve orada derç olunan şartlar dahilinde yönetim kurulunun da geçici bir süre için, genel kurulun yanında ve/veya onun yerine yönetim kurulu üyesi seçebilmesine izin verilmiştir: TTK m. 363’e göre anonim şirketlerde bir yönetim kurulu üyeliği herhangi bir sebepten ötürü boşalacak olursa, yönetim kurulu, ilk genel kurulun onayına sunmak kaydıyla, kanuni şartları haiz birini geçici olarak yönetim kurulu üyeliğine seçebilecektir.

Her ne kadar TTK m. 408’in 2. fıkrası kapsamında anonim şirketlerde yönetim kurulu üyelerinin seçimi genel kurula özgülenen bir yetki olsa da istisnai olarak başka organ ya da kişiler tarafından da yönetim kuruluna üye seçimi yapılabileceği TTK m.363’te düzenlenmiştir. 

Yukarıda, genel kurulun yönetim kurulunun üye seçimi ile ilgili olarak kural niteliğindeki devredilmez karaktere sahip yetkisinden bahsedilmiştir. Söz konusu devredilmez karaktere sahip bu yetkinin kanuni istisnalarından biri de şirketler hukuku doktrininde tercih edilen terminoloji ile kooptasyon (co-optation) olarak TTK m. 363 f.1’de düzenlenmiştir. İlgili kanun metninde, TTK m. 334’te düzenlenen, kamu tüzel kişileri tarafından yönetim kuruluna seçilen üyeler, saklı kalmak kaydıyla yönetim kurulunda iflas, kısıtlanma vb. herhangi bir sebeple bir üyelik boşaldığı takdirde yönetim kurulu kalan üyeleri ile üyelik için aranan kanuni şartları taşıyan birini geçici olarak yönetim kuruluna seçip boşalan üyeliği tamamlayabilmektedir.   TTK m. 363’e göre anonim şirketlerde bir yönetim kurulu üyeliği herhangi bir sebepten ötürü boşalacak olursa, yönetim kurulu, ilk genel kurulun onayına sunmak kaydıyla, kanuni şartları haiz birini geçici olarak yönetim kurulu üyeliğine seçebilecektir. Başka bir ifade ile TTK m. 408’e istisna olarak kanun üyeliği boşalan yönetim kurulu üyesinin bazı sınırlara tabi olarak yönetim kurulu tarafından seçilmesine imkân tanımaktadır. 

TTK m. 363 kapsamında yönetim kurulu tarafından seçilen geçici üye onaya sunulduğu genel kurul toplantısına kadar görevini yapacak ve onaylanması halinde selefinin süresini tamamlayacaktır. Buna karşın, yönetim kurulu tarafından seçilen geçici üye genel kurul tarafından onaylanmadığı takdirde yönetim kurulunun geçici üyesinin görevi kendiliğinden sona erecek ve yerine genel kurul tarafından daimî ve yeni bir üye seçilecektir.  

i)Koşulları

TTK m. 363 f.2’de ise yönetim kurulunun kooptasyona başvurabilmesi için üyeliğin boşalması için hangi koşulların gerçekleşmesi gerektiği düzenlenmiştir. Yönetim kurulu üyelerinden birinin iflasına karar verilmesi, ehliyetinin kısıtlanması veya üyelik için gerekli kanuni şartları kaybetmesi, eğer esas sözleşmede yönetim kurulu üyeliği için öngörülen bir nitelik belirlenmişse de bu niteliklerin kaybedilmesi halinde bu kişinin üyeliğinin kendiliğinden sona ereceği düzenlenmiştir. Ancak belirtmek gerekir ki, yönetim kurulu tarafından kooptasyon başvurusunun yapılabilmesi için aranan üyeliğin boşalması anlamına gelecek üyeliğin sona erme sebepleri TTK m. 363 f.2’de sayılan sebeplerden ibaret değildir.   Başka bir ifade ile, üyeliğin sona erme sebebi TTK m. 363 f.2’de sayılmamış olsa dahi, örneğin yönetim kurulu üyesinin istifası ve ölümü, yönetim kurulu TTK m. 363/1’e dayanarak geçici üye seçme yetkisini kullanabilecektir. 

ii)Amacı

TTK m. 363 f.1 ile yönetim kuruluna geçici de olsa üye ya da üyeleri seçme yetkisinin tanınmasının sebebi anonim şirketlerin devamlılığının ve istikrarının sağlanması amacı ile açıklanabilmektedir.  Şöyle ki, özellikle, yönetim kurulu üyeliği boşaldıktan sonra ilk genel kurula kadar anonim şirketin organsız kalma ihtimaline karşı kooptasyon yöntemi ile anonim şirket tüzel kişiliğinin bizzat korunması amaçlanmıştır. Kanun koyucu işaret edilen olumsuz sonuçların önüne geçmek amacıyla TTK m.363 f.1 ile bir tedbir almak istemiştir. Bu tedbir, genel kurulun yönetim kuruluna üye seçme yetkisin devredilmezliğine ve anonim şirketlere hâkim olan organların işlevlerinin/fonksiyonlarının ayrılığı ilkesine rağmen yönetim kurulunun bizzat kendisinin, boşalan üyelikler için etkisi ve süresi açısından sınırlandırılmış olsa da seçim yapabilme yetkisi ile donatılması olarak karşımıza çıkmaktadır. 

Düzenlemenin diğer bir amacı ise, genel kurulun toplanmasına ve karar alınmasına mümkün olduğunca daha az sayıda ihtiyaç duyulmasını sağlamaktır.  Nitekim genel kurulun hantal yapısına bakıldığında toplanması için emek, masraf ve zaman harcanması gerekmektedir. İşte, kooptasyon sayesinde, yönetim kurulu üyeliğinde boşalmanın gerçekleştiği her durumda, genel kurulun toplanmasına gerek olmaksızın daha esnek koşullara tabi olan yönetim kurulu, istisnai olarak üye seçme yetkisine sahip olmaktadır. 

Uygulamada kanun koyucunun tercihi ile oluşturulan ve devam ettirilen kooptasyon hükmü genel kurulun yetkilerine saygı çerçevesinde şimdiye kadar asla organ yokluğu düzleminde ele alınmamış, mevcut hükümlerin amacı ve kullanımı da esasen karar alma yeteneğini kaybetmemiş bir yönetim kurulunu esas sözleşmede yazılı üye sayısını tamamlamaya zorlamaktan, bu yönde bir imkân bahşetmekten ibaret kalmıştır.   Nitekim anonim şirketlerde ölüm istifa gibi üyeliği sona erdiren haller dışında da yönetim kurulu tam sayı ile çalışmamaktadır. Bu bakımdan, TTK 363 hükmünün organ yokluğunu önlemeyi sağlama amacını haiz olmadığı takdirde işlevsiz kalmaktadır. Türk Hukuku’ndaki genel eğilim kooptasyon hükmü ile organsızlık meselesini çözmemekte, problemin çözümünü yasada yer almayan yedek üye gibi başka müesseseler üzerinden aramaktadır; her halükârda şirketin organsız kalmasını takip eden süreçte mahkeme tarafından atanacak bir kayyımın çağrısıyla toplanacak bir genel kurulda alınacak bir karar ile sorunun çözümü zorlanmaktadır.   Nitekim Yargıtay kararlarındaki meseleyi ele alış da benzer yöndedir:

Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin   2021/2638E.  2022/6888 K. 11.10.2022 tarihli kararında TTK’nın 363. maddesi hükmüne göre, anonim şirket yönetim kurulunun, herhangi bir sebeple bir yönetim kurulu üyeliğinin boşalması halinde kanuni şartları haiz birini geçici olarak yönetim kurulu üyeliğine seçip, ilk genel kurulun onayına sunma yetkisi bulunduğu ancak yönetim kurulunun bu yönde karar alabilmesi için kurul olarak karar alabilme yeteneğinin kaybolmamış olması gerektiği, kurul olarak karar alınabilmesi için gerekli toplantı ve karar nisabı sağlanamıyorsa boşalan yönetim kurulu üyeliklerinin ancak genel kurulca tamamlanabileceği, somut olayda, 2 kişilik yönetim kurulunun davacının istifasıyla tek kişiye düştüğü ve TTK’nın 390. maddesine göre, kurul olarak karar alabilme yeteneğini kaybettiği, bu nedenle dava dışı ...’ın ilk genel kurula kadar yönetim kurulu üyesi olarak atanmasına ilişkin 02.04.2018 tarihli yönetim kurulu kararının yok hükmünde olduğu,

Söz konusu kararda Yargıtay yapılan kooptasyon işleminin genel kurulun karar alabilme yeteneğini kaybettiğinden bahisle kararı iptal etmiştir. Görüldüğü üzere Türk Hukukunda kooptasyon hükmü organsızlık meselesini çözmemektedir ve içtihatlarla da bu kavram esnetilmemektedir. 

iii)  Sistematik Yorumu

Anonim şirketlerde organ yokluğunu düzenleyen TTK’nın 530. maddesi, organ yokluğunun kabulü için “uzun süre” şartını getirmektedir. Bu durumda kanun koyucunun, örneğin sayısal eksiklik nedeniyle artık toplanamayacak ve karar alamayacak duruma gelmiş bir yönetim kurulunda uzun süre beklenmesini isteyip istemediği ya da kanun koyucu, sayısal eksikliğin kooptasyon yöntemiyle çözülebileceğini düşünerek, yalnızca kilitlenme durumu, yani organın işleyemez hale gelmesi halinde ve bu durumun devam etmesi koşuluyla organ yokluğuna karar verilmesini hedeflemiştir. Kanun koyucu tarafından, sayısal noksanın kooptasyon yoluyla giderilebileceğini ve organ yokluğuna yol açmayacağı düşünülmüş olabilir.

TTK m. 530’un gerekçesinde de açıkça belirtildiği üzere, TTK ile getirilen “uzun süre” kıstası mutlak şartlardandır ve “yönetim kurulu üyelerinin istifaları ile kurulun boşaldığı ve yerlerini doldurma imkanının kalmadığı hallerde yönetim organının mevcut olmadığı sonucuna varılmalıdır.”  Diğer bir ifade ile, TTK m. 530’daki düzenlemeden bahsedebilmemiz için kanun koyucu üyeliğin değil, kurulun boşaldığı bir halden bahsetmektedir. İşte, kooptasyon hükmü sistematik açıdan yorumlandığında yönetim kurulunun boşalmadığı hallerde boşalan yerlerin kooptasyon ile doldurulabileceği ve bu şekilde organ yokluğu sonucunun da engellenebileceği sonucu çıkarılabilmektedir.

5) BELİRLİ PAY VE PAY SAHİBİ GRUPLARINA BAŞKAN BELİRLEME HAKKI TANINIP TANINAMAYACAĞI BAKIMINDAN İNCELEME

TTK’nın 360. maddesinde yönetim kurulunda belirli pay sahiplerinin temsili düzenlenmiştir. Hükme göre esas sözleşmede öngörülmek şartıyla belirli pay gruplarına, özellik ve nitelikleriyle belirli bir grup oluşturan pay sahiplerine ve azlığa yönetim kurulunda temsil edilme hakkı tanınabilir. Bu amaçla, yönetim kurulu üyelerinin, belirli bir grup oluşturan pay sahipleri, belirli pay grupları ve azlık arasından seçileceği esas sözleşmede öngörülebileceği gibi, anılan kişi ve gruplara, esas sözleşmede yönetim kurulu üyeliği için aday önerme hakkı da tanınabilir. Genel kurul tarafından yönetim kurulu üyeliğine önerilen adayın veya hakkın tanındığı gruba ve azlığa mensup adayın haklı bir sebep bulunmadığı takdirde üye seçilmesi zorunludur.

Burada yönetim kurulu başkanının da 360. madde hükmünde belirtildiği şekliyle imtiyazlı pay sahiplerinden seçileceğinin öngörülüp öngörülemeyeceği sorusu akla gelebilir. Zira hükme göre, üyelerin imtiyazlı pay sahipleri arasından seçilmesi, esas sözleşmede kararlaştırılmasıyla mümkündür.  TTK’nın 340. maddesinde emredici hükümler ilkesi gereği kanunun açıkça izin vermediği hususların esas sözleşmeyle düzenlenemeyeceği göz önüne alındığında başkanın imtiyazlı pay sahiplerinden seçileceği esas sözleşmeyle düzenlenemeyeceği savunulabilecekse de buna karşı bizim kanaatimizce seçim  Bu hususta Örneğin yeni başkan seçilmesi için genel kurulun toplantıya çağrılamaması, yine başkan olmadığından yönetim kurulunun devamlı toplanamaması, geçerli bir genel kurul toplantısına katılabilecekler listesinin (TTK m. 417/3) hazırlanamaması gibi riskler ortaya çıkabilir. Bu yetkinin genel kurulda olduğu durumlarda yönetim kuruluna başkan seçilmesi imtiyaz olarak ve paya bağlanmak suretiyle düzenlenebilecektir. 

SONUÇ

Yönetim Kurulu üyelerinin seçilmesi genel kurulunun devredilemez yetkileri arasında yer  almaktadır. Bu yetki esas sözleşmeyle kaldırılamasa da belirli pay gruplarına, özellikle grup oluşturulan pay sahiplerine ve azınlığa tanınan imtiyaz niteliği bulunan yönetim kurulunda temsil edilme hakkıyla sınırlandırılabilir. Yönetim kurulu üyeliklerinde yaşanan boşalmaların bizzat yönetim kurulu tarafından geçici üyelerin seçilmesiyle doldurulması olarak ifade edebileceğimiz kooptasyon, 100 yıla yakın bir geçmişe sahip, modern Türk Ticaret Hukukunun birikiminin bir sonucudur. 

Yönetim kurulu üyeliklerinde herhangi bir sebeple meydana gelen boşalma kooptasyon yönteminin uygulanabilmesi için gerekli ve yeterlidir. Kooptasyona mahal verecek nitelikteki boşalma sebepleri kanunda örnek vermek amacıyla sayılmıştır ve bunlarla sınırlı değildir. Genel kurul tarafından esas sözleşmede öngörülenden daha az sayıda yönetim kurulu üyesinin seçilmesi kooptasyon yönteminin uygulanmasını meşru kılmamaktadır. Aranan koşul hali hazırda var olan esas sözleşmeyle atanmış veya genel kurul tarafından seçilmiş bir üyelikte boşalma halinde uygulanabilmesidir. Böylelikle üye seçme yetkisinin yönetim kurulu tarafından kullanılmasının önüne geçilmiş olunmaktadır.  

Kooptasyon uygulanırken, yönetim kurulu toplantı ve karar nisapları aynen dikkate alınmaktadır. Nisaplar belirlenirken boşalan üyelik veya üyeliklerin dahil edildiği üye tam sayısı belirleyici olmaya devam etmektedir. Yönetim Kurulu kooptasyon yöntemine başvurduğunda geçici üyeyi kanuni ve esas sözleşmesel koşulları karşılıyor olması kaydıyla serbestçe belirleyebilir. Yönetim kurulunda temsil edilme hakkının esas sözleşmede bir imtiyaz olarak öngörülmesi halinde yönetim kurulu bu imtiyazı dikkate almak zorundadır. Yönetim kurulu geçici üyeyi seçtikten sonra onaylanması için üyeyi genel kurula sunar ve genel kurul geçici üyeyi onayladığı takdirde daimî üye haline gelmektedir. Onaylamadığı takdirde geçici üyenin görevi sona erer ve genel kurul aynı toplantıda boşalan üyelik için daimî bir üye seçer.

Makalede değinilen ve uygulama açıklık bulunan bir diğer husus ise; kanun koyucunun tercihi ile oluşturulan ve devam ettirilen kooptasyon hükmü genel kurulun yetkilerine saygı çerçevesinde şimdiye kadar asla organ yokluğu düzleminde ele alınmamış, mevcut hükümlerin amacı ve kullanımı da esasen karar alma yeteneğini kaybetmemiş bir yönetim kurulunu esas sözleşmede yazılı üye sayısını tamamlamaya zorlamaktan, bu yönde bir imkân bahşetmekten ibaret kalmıştır. Bu bakımdan, TTK 363 hükmünün organ yokluğunu önlemeyi sağlama amacını haiz olmadığı takdirde işlevsiz kalmaktadır. Bizler kooptasyonun tam olarak işlerlik kazanabilmesi adına, organ yokluğu düzleminde de ele alınması gerektiği ve yalnızca üye sayısını tamamlamaya zorlayan bir işlevden sapılması gerektiği kanaatindeyiz.

KAYNAKÇA:

1. Çamoğlu Ersin (Poroy/Tekinalp/Çamoğlu), Ortaklıklar Hukuku I, İstanbul 2014.

2. Demir, Koray, Kooptasyon Uygulamasında Yeni Bir Perspektif Mümkün Mü? (TTK m. 363/1’de Öngörüldüğü Haliyle Kooptasyon) İÜHFM C. LXXV, 2017

3. Oğuz, Ersin, Anonim Şirket Yönetim Kurullarında Belirli Grupların Seçilme Hakkı, Ankara, 2019

4. Cenkci, Esra, 6102 Sayılı TTK’na Göre Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulu Üyeliği, Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, S: 2011

5. Yasan, Mustafa, Kooptasyon Yöntemi ve Diğer Kanuni İstisnaları ile Anonim Şirketlerde Genel Kurulun Yönetim Kuruluna Üye Seçme Yetkisi, 2024



Katkıda Bulunanlar


Nazlı Özkul

Kurucu Ortak

P: +90 212 951 03 94

M: +90 507 604 23 25

nazli@dn-partners.com

Nilüfer Kibar

Yönetici Avukat

P: +90 212 951 03 94

M: +90 535 695 11 89

nilufer@dn-partners.com


Beril Sezgin

Yönetici Avukat

P: +90 212 951 03 94

beril@dn-partners.com

Roşan Özbingöl

Stajyer Avukat

P: +90 212 951 03 94

M: +90 531 251 28 17

rosan@dn-partners.com






Bu bilgi, sizin yararlanabilmeniz için sağlanmakta olup hukuki tavsiye niteliği taşımamaktadır. Müvekkillerimiz ve diğer ilgili kişiler için genel bilgi verme amaçlı olarak hazırlanmıştır. Uygun hukuki tavsiye olmaksızın herhangi bir özel duruma uygulanmamalıdır ve web sitesi dışındaki diğer sitelere bağlantılar içerebilir. Özkul Özkaya Avukatlık Ortaklığı, kendi sitesi dışındaki web siteleriyle ilgili hiçbir sorumluluk kabul etmez ve diğer web sitelerindeki bilgileri, içerikleri, sunumları veya doğruluğunu onaylamaz ya da bunlara ilişkin herhangi bir açık veya zımni garanti vermez. Bu bilgi telif hakkıyla korunmaktadır ve Özkul Özkaya Avukatlık Ortaklığı'nın önceden yazılı izni olmadan yeniden üretilemez veya tercüme edilemez.

Bu makale ile ilgili sorularınız için katkıda bulunan kişilerle veya info@dn-partners.com adresiyle iletişime geçebilirsiniz.